Mezuniyet Törenleri, "ÖZELLİKLE VELİLER"den gelen yoğun talepler(!), bazı okulların kendilerini öne çıkarma çabaları ile maalesef birçok okul öncesi kurumlarında neredeyse "VİZYON" haline gelecek.
En iyi mekanlar,
en şatafatlı süslemeler, birbirinden renkli cıvıl cıvıl kıyafetler, envaiçeşit
müzikler... Hepsi çocuklar için… Mİ?
Konuyu 3 açıdan
ele almak istiyorum.
1. Öğretmenler:
Sayıları Çok Olanlar ve Sayıları Az Olanlar diye ikiye ayrılırlar.
Sayıları Çok Olanlar;
-
"ZORUNLU" kıyafet uygular. Aman her şeye para veriyorlar buna da
versin derler. Nedense herkesin tek düze giymesi gerekir onlar için...
"Hocam, çocuklar da aynı boy olsun mu?"
- Aynı şarkı
sözünü ezberletir... Çocuğun dili bile dönmediği şarkı sözlerini
ezberlemelerini isterler... "Hocam, yabancı dilde de söylesinler mi?”
- Aynı
hareketleri aynı anda yapmalarını isterler. Önce sağa dönüyoruz, sonra sola
dönüyoruz evet şimdi de geriye üç adım, güzel şimdi zıplayarak öne, eller
yukarı, ayaklar açık evet… Gerçekten sağı ve solu öğrettin mi hocam helal
olsun. Ancak bu çocuklar çeşitli düğmelerin içinden kırmızı, üç delikli,
yuvarlak düğmeyi zor buluyor! Bir dön de ne istediğine bak hocam…“Hocam,
uçabilir miyiz?”
Sayıları Az Olanlar;
- Mezuniyet
törenlerinin gerek olmadığını anlatırlar ve bazıları ikna edebilir.
- İlla ki
mezuniyet töreni düzenlenecekse öğrencilere ve velilere yük olmamak için
uğraşırlar.
- Öğrencilerini
iyi tanırlar. Neyi yapıp neyi yapamayacaklarını bilirler.
- Mezuniyet
töreni yapılacaksa, öğrencilerinin gelişimsel özelliklerini dikkate alarak
etkinlik hazırlar.
Üzmeyin o
öğretmenleri…
2. Veliler:
Kimimizin zengin olduğu, kimimizin orta halli olduğu, kimimizin ise kıt kanaat
geçindiği şu dünyada bazı insanlarımıza "VELİ" diyoruz, çocuğu okulda
okuduğu için.
İşte o
velilerden zengin olanlar "Benim çocuğum en iyisine layık, başka okullar
yapıyor bizimkiler niye yapmıyor. Parası neyse biz karşılarız -gerçi en az destekte
bulunanlar da bunlar ya neyse-" diye okul yönetimini sıkıştırır da
sıkıştırır.
"Mezuniyet
Töreni" düzenlenmesini isterler.
Çocuğuna büyük
ihtimalle 2. defa giymeyeceği bir kıyafet için yüklü miktarda para saçarlar.
Bu zenginlerin
içinde gösterişe değil eğitime önem verenler var ki onları ayakta alkışlamak
gerekir.
Ancak hani o “VELİ”ler
arasında zengin olmayanlar da var...
Öğretmenin
"ZORUNLU" kıyafetini almak için o ay ek mesai yapanlar. Tören
salonuna para yetiştirmek için 1 ekmek yerken ekmeği yarıma düşürenler...
Vebali üstünüze…
3. Çocuklar: En masum, en güçsüz, en savunmasız, en zayıf ama en çok istek istenen ama en çok yük yüklenen ama en güçlü o ZANNEDİLEN…
Başardığında
anne-babasının ona aferin demek yerine “BENim çocuğum, BEN büyüttüm” diye göz
ardı edilen, başaramadığında kızılan…
Daha sağını
solunu bilmeden, sağa sola dönmesi istenen…
Ard arda 3
yönergeyi zor anlarken yapması istenen onca hareketi YANLIŞSIZ yapması istenen…
Kalabalık önüne
çıkmaktan korktuğu halde zorlanan...
Hep o “YAPABİLEN
DİĞER ÇOCUKLARLA” kıyaslanan…
Mezuniyet Töreni
göçüğünün altında kalan…
.
.
.
SONUÇ MU?
Egosu tatmin
olan büyükler…
Daha çok
yaralanan küçükler…
Karşıyım Mezuniyet
Törenlerine…
Ancak illa ki
yapacaksanız;
Siz Değerli Velilerim, LÜTFEN çocuklarınızdan yapamayacağı şeyleri yapmasını beklemeyin!
Siz Değerli
Öğretmenlerim, çoğunuz o sahnede çıkıp sunuculuk bile yapmaktan çekiniyorken
LÜTFEN çocuklara bazı şeyleri dayatmayın!
Siz Sevgili
Çocuklar, keşke bu yazıyı okuyabilseniz… Lütfen “O” büyükler gibi olmayın.
Şimdi
gözlerinizi kapatın ve şunu düşünün: “Neden
o minik yürekleri böyle ağır bir yükün altında bırakıyoruz?”
NOT:
Yazımda sadece okul öncesi kurumlarında gerçekleştirilen "Mezuniyet
Törenleri"ni kaleme aldım.
vira Bismillah
YanıtlaSilHarika bir yazı. Bu durum gittikçe daha da vahim bir hal alıyor ve herkes bu çarkın içinde kaybolup gittiğinin farkına bile varamıyor.
YanıtlaSil